Dip tahtasında daha ince yapıda, daha çok sayıda ve daha geniş alanda mum kırıntısına benzer şeyler var. Onları mum kırıntısı zannetmiştim. Ve temel petekli çerçeveyi her seferinde farklı bir sırada verdiğimden dolayı kafaları allak bullak olmuş olmalı diye düşünmüştüm. Bu 15 günlük işçi arıların beceriksizliği değil 15 günlük bir arıcının beceriksizliği olabilir ancak! diye düşünmüştüm.
Sol tarafta ince yapılı mum tanelerine benzeyen şeyler daha net. Sağda ise mum, polen, şeker kırıntıları ve diğer bazı maddeler.
Dip tahtasındaki malzemeyi topak haline getirdim. Ve makro çekim yaptım. O zaman anladım onların mum kırıntısı olmadığını. Onlar talaş!
Topağın başka bir açıdan görünümü.
Topağın büyüklüğü.
Talaşın sebebi dün verdiğim çerçevenin aşırı pütürlü yüzeyi (bıçak ile ne kadar gidermek için uğraştıysam da) arıların tüm çerçeveleri elden geçirmesine neden olması. Yani kendi marangozluklarını kendileri yapmışlar. Acaba nasıl yaptılar? Ne kadar uğraştılar. Özen gösterilmemiş sıradan bir çerçevenin yol açtığı iş gücü kaybı ortada.
Dün ölen arıdan bir görüntü.
İki taneydiler. Biri dip tahtasındaydı. Diğeri su kuyusunun yanında dile dışarıda bir şekilde ölmüş.
Bugün boş şerbetliğe şerbet koymadan önce içindeki ve üzerindeki arıları silkelerken bir tanesini ezerek öldürdüm. Şerbetliği silkelerken her seferinde ölüm riskleri yüksek. Kovandaki çerçeveleri kaydırırken veya çıkarıp takarken de öyle. Ne kadar duman sıkarsak sıkayım.
Dün de kovanın içerisine düşen plastik şeridi (yemliğe şerbeti koyduktan sonra şerbetin üzerine koyduğumuz parça) alırken bir tane ezdim. Bu nedenle dün plastik şeridi kullanmadım. Hiç kullanışlı değil. Arı boğulması olmasından da korkmadım değil. Ancak boğulan yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder