Translate

24 Mayıs 2015 Pazar

Yıldönümü


Bugün arılarımla beraberliğimizin birinci yıldönümü. Yola beraber çıktığımız arılardan yalnızca biri hayatta. Ana arı! O da varlığını hayatını tamamlayanlara borçlu!


Öğleden önce kovanın yanına oturup onları izledim. Onları polen getirirken izlemek büyük keyif.


Bahçedeki kiraz ağacı. Kirazlar pazara düştü, kilosu 10 TL. Kirazın kilosu pazarda 5 TL'ye düştüğünde bizimkiler de yenecek kıvama gelmiş olur.


Komşunun bahçesindeki acem borusu henüz çiçeklenmemiş.


Bizim sokaktaki böğürtlenler.


Pamukotu, böğürtlen, katırtırnağı... Arılarımın izini sürmeye çalıştım, acaba nereden polen getiriyorlar. Ama tespit edemedim. Bu fotoğraflar görülen çiçeklerde tek tük...


Ihlamurlar...


Çok yakındır olmaları...


Cami...


Kurtbağrı...


Bize en yakın kestane ağacı.


Kestanenin ne durumda olduğunu bu ağaçtan takip ediyorum.


Kestane için daha vaktimizin olduğu görülüyor. Sahile yakın bu kadar olmuşken Paşamandıra'da yani daha iç kesimde ve daha yüksekte olan bir yerde biraz daha geç olurlar diye düşünüyorum. Beş gün gerimizde olsalar çiçeklerin olgunlaşmasına da 10 gün olsa, nerden baksan acelem yok :) Şu an arının bu ağaçtan polen alabileceği bir durum göremiyorum. Acaba çiçeklenmenin ilk hangi evresinde nektar ve polen gelmeye başlıyor.

Kestanenin geçen yıl 19 Haziran'daki durumu ve 28 Haziran'daki durumu. Ama o tarihler çiçeklenmenin ortalarına tekabül ediyor sanırım. Bu sene kışın uzun sürdüğünü de hesaba katarsak 15 Haziran bile geç bir tarih olmayabilir.


Park...


Kaplumbağa...


Merhaba!

23 Mayıs 2015 Cumartesi

Arılarım 364.Gün


Dip tahtasında menü zengin yine. Fakat küflenmiş. Dip tahtası en son 9 Mayıs'ta temizlenmişti. İki haftada bu hale gelmiş.


Arıya ne zaman ki şerbet veriliyor. O vakit karıncalar ziyaret etmeye başlıyor.


Bu plastik kırıntıları halen nereden kaynaklanıyor. Yoksa onlar kristalleşmiş şeker mi? Cam parçacıkları gibi de görünüyorlar.


Dip tahtasındaki kırıntıların büyük bir bölümü küflenmiş. Küflenmemiş alandan başka bir kesit.


Dip tahtasının küflenmiş alanından bir kesit.


Küflenmiş alandan başka bir kesit. Sağ üst köşeye doğru toplu karınca ölüleri görülüyor. Bu karıncalar neden ölmüş olabilir acaba? Yediklerinden mi zehirlendiler? Yediklerinden zehirlenmiş olmaları kuvvetle muhtemel, zira kaçamadan ya da dip tahtasından ayrılamadan burada mefta olmuşlar. Yedikten sonra ani bir baş dönmesi olmuş olabilir :) Eğer gıda zehirlenmesinden öldülerse bu çok düşündürücü bir durum. Dip tahtasında genellikle kovan atıklarının bulunduğu bir yerde onları zehirleyecek ne olabilir. Acaba küf ve mantardan dolayı zehirlenmiş olabilirler mi? Kovanda hiç bir ilaç kullanılmamıştı. Dip tahtası kontrolden sonra temizlendi.


Akşam saat 19:00 gibi bakabildim arıya. Kovanın hemen yanı başında salutlar büyümüş. Valide mantarla karışık yemeğini yapmış, harikaydı. Salut'ta da mantar tadı olur ama yabani mantar tadı. Bu sebeple yemeğin tadı kırdan toplanmış mantarlarla yapılmış gibi, enfesti.


Ballığın üstten görünümü. Kuluçkalığa bakmadım ama ballıktaki tüm çerçevelere teker teker baktım. Son sıradaki yemliğin yerine de temel petekli çerçeve takmış babam. Son sıradaki 3 çerçeve kabartılmamış. Diğerleri kabartılmış. Ballığın birinci çerçevesi de kabartılmış yeni bir çerçeve. İkinci ve üçüncü sıradakiler eski esmer çerçeve. Ballıktaki kabartılmış hemen hemen tüm çerçevelerde sırlanmamış bal var ama az miktarda. Toplasan ballıkta iki çerçeve bal stoğu yapar. Arılara aşağıdaki tarihlerde olmak üzere toplamda 5 defa 1/1 oranında 1 litrelik şerbet verilmişti.
  • 10 Mayıs 2015, Pazar
  • 11 Mayıs 2015, Pazartesi
  • 13 Mayıs 2015, Çarşamba
  • 15 Mayıs 2015, Cuma
  • 17 Mayıs 2015, Pazar


Kardeşim körükte çam kozalağı kullanıyor. İlk önce körüğün dibine karton mukavva parçaları koyuyor. Körükleyerek onları iyice tutuşturduktan sonra çam kozalağını koyuyor. Çam kozalağını da tutuşturmak için iyice körüklüyor. Çam kozalağının ürettiği duman hoş kokulu, karton mukavva gibi genizi yakmıyor. Ve mukavvaya göre hemen yanıp geçmediğinden dolayı daha uzun süre duman sağlayabiliyor.


Arıları kestaneliğe götürmek istiyordum. Bu amaçla bir kaç yere baktık. Bize en yakın kestane ormanı Zerzavatçı Köyü'nde. Ancak Polonezköy'de oturan arkadaşım orayı pek önermedi. Hem kestane miktarı az hem de arıları koyacak yer problem olabilir, dedi. Polonezköy'de baktığımız yer ise Polonezköy Geyik ve Karaca İstasyonu alanının içerisindeydi. Bu özel alanın içerisine koymak da pek mümkün görünmüyordu. Yeri tespit etmek için kısıtlı zamanım vardı. Arkadaşımın Paşamandıra Köyü'nde bir tanıdığı vardı. Bir de oraya baktık. Yukarıdaki fotoğraf Paşamandıra Köyü'nde baktığımız yer. Şu an en ideali orası görünüyor. Ancak kestane ağaçlarına ne kadar yakın, bilemiyorum.


Polonezköy'den dönerken karar verdik Paşamandıra'ya gitmeye. Riva yolu üzerinden gittik. Yol; virajı, kasisi olmayan güzel bir yoldu. Bu yol üzerinden Zerzavatçı'ya, Mahmutşevketpaşa'ya, Alibahadır'a ve Paşamandıra'ya ulaşmak mümkün. Zerzavatçı-Mahmutşevketpaşa arası yaklaşık 5 km; Mahmutşevketpaşa-Alibahadır arası yaklaşık 7 km; Alibahadır-Paşamandıra arası yaklaşık 5km. Alibahadır'da da kardeşimin bir tanıdığı vardı ama oraya bakmaya fırsatımız olmadı. Akbaba ve Dereseki civarına da konulabilir ama oralarda bir tanıdığımız yok.

17 Mayıs 2015 Pazar

Arılarım 358.Gün

 

Bugün babam ve kardeşim arıyı kontrol ettiler. Tekrar bir ana arı memesi kontrolü ve verilen şerbetin etkilerini görmek üzere. Bu amaçla ballık kuluçkalık üzerinden alınarak ters çevrilmiş kovan kapağının üzerine konulmuş. Arı ekipmanlarını doğrudan toprak ile temas ettirmemek hijyen kuralları açısından önemli. Çoğu bakteri, mantar ve virüs bu yolla bulaşabilir.

Kardeşim körükte çam kozalağı kullanıyormuş. Çam kozalağının karton mukavvaya göre daha uzun süre duman sağladığını ifade etti.

Sağolsunlar benim görmem için çerçeveleri de fotoğraflamışlar. Babam "babasından kalan yöntemlerle" uzun yıllar arıcılık yapmış bir arıcı. Kendi arılığı varken babamı orada hiç bir zaman maske ve eldiven kullanırken görmedim. Her zaman maskesiz ve eldivensiz... Babam el demiri olarak "esiran" dediğimiz bir alet kullanırdı. İnternette "esiran" diye bir arama yaptığımda bu aletin görseline rastlayamadım. Ancak Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde, "Kazan ya da teknedeki hamuru kazımaya ve kesmeye yarayan bir çeşit araç." olarak tanımlanmakta. Aslına bakılırsa esiran, validenin mutfaktaki şöminede toprak sac üzerinde bazlama yaparken kullandığı bir aletti. Babamın yaptığı arıcılıkta, oğul mevsiminde, arıları bol bol oğul verirdi. Oğulları ağaçların dallarından toplamakta valideye düşerdi :) O da maske ve eldiven kullanmazdı. Ama o bir keresinde oğul alırken arıların saldırılarına maruz kalmış. Ve ölümden dönmüş.


Yukarıdaki çerçevenin göbeği kapalı gözlü yavrulu. Üst kısmında geçen yıldan kalma sırlı minik bir bal kemeri. Arta kalan az bir miktar alanda sırlanmamış bal mevcut. Bu balın kaynağı muhtemel ki verilen şerbet. Tabii nektar olma ihtimali de var. Yavrular hücreleri boşalttığında ana arının yumurta atmasına olanak bırakmamışlar.


Yukarıdaki çerçevenin çok büyük bir kısmı kapalı gözlü yavrulu. Ara ara sırlanmamış boşluklarda bal. Ve tek tük polen.


Bu çerçeve de yukarıdaki ile hemen hemen aynı. Alt kısmında erkek arı gözleri de görünüyor.


Bu çerçeve kuluçkalıktaki 5. ya da 9.çerçeve olmalı. Temel petekli olarak kuluçkalığa verdiğimiz ilk çerçeve 5.çerçeve idi. Daha sonra da 9.çerçeve verilmişti. Bu çerçevenin üst kısmında büyük bir bal kemeri var. Bal kemerinin altında ise açık gözlü yavrulu bir alan...


Göbekte çok geniş bir alan kapalı gözlü yavrulu. Ve bir miktar da açık gözlü yavrulu alan. Sağ alt köşe erkek arı gözleri. Üst kısımda bal kemeri olması gereken yerde sırlanmamış bir bal kemeri.


Göbekte çok geniş bir polen alanı. Ve köşelerde erkek yavru gözleri. Bu çerçeveyi polen deposu olarak adlandırabilirim.


Fotoğraftan pek belirgin olmasa da göbekte açık gözlü yavrulu bir alan. Bu alanın etrafında ise kapalı gözlü yavrulu bir alan. Üst köşelerde azıcık sırlanmış bal. Alt köşelerde erkek arı gözleri. Muhtemelen ortadaki alandan bir posta yavru çıkmış.


Yeşil işaretli ana arım. Bu renk onun 2014 yılında doğduğunu gösteriyor. Bu etiket veya boya arılara özel. Arıya bir zararı olsa modern arıcılıkta kullanılmazdı sanırım. Ana arı ana arı söyle bana "Neden bu kadar çok erkek arı gözü var?"


Yukarıdaki kapalı gözlü yavrulu çerçevelere benzer diğer bir çerçeve.

Çerçevelerde ana arı memesine rastlanmadı. Bu çok güzel bir haber. Şu an kuluçkalıkta 10 çerçeve arı ballıkta da 4 çerçeve arı var. Ve kuluçkalıkta bol miktarda yavru var. Bu yavrular çıktığında ballığın da tamamen arı dolacağı kesin. İkinci ballığı atmak gerekir mi bilemiyorum. Ballıktaki temel petekli çerçevelerin üçünü tam kabartmışlar ve verilen şerbeti buraya basmışlar. Şerbetin bir kısmı da kuluçkalıkta yavruların boşaltmış olduğu alanlarda depolanmış, sırlanmamış halde.

Kardeşime göre kuluçkalıkta sırlanmamış alanlarla beraber iki çerçeveye yakın bal stoğu oluşmuş. Ballıkta da 3 çerçeve sırlanmış bal.

Kuluçkalıkta ilk sıradaki kararmış peteği babam ballıktaki ballı çerçevenin yanına almış. Kuluçkalıkta boşalan yere de ballıktaki temel petekli çerçevelerden birini vermiş.

Babamın gözlemine göre kuluçkalıktaki erkek yavrulu alan nispeten azalmış. Genel olarak yavrulu alan da nispeten azalmış. Yavrulardan boşalmış alanın birine bal atmışlar.

Bugün son şerbeti vermeyi düşünüyoruz. Zira ballıktaki üç çerçeve şerbet balı ile kuluçkalıktaki iki çerçeveye yakın şerbet balı onlara yeter ya da yetmeli :) Daha fazla şerbet ballığı bloke ediyor. Bu da bizim aç kalmamıza sebebiyet verebilir :)

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Arılarım 357.Gün

Arılara 10,11,13 ve 15 Mayıs tarihlerinde olmak üzere dört defa 1-1 oranında bir litrelik şerbet verildi. 11 Mayısta verilen şerbetin tamamının bitirilemediği gözlemlendi. Bu sebeple sonraki günler bir gün arayla şerbet verildi. Şerbeti depolayabilecekleri alanları çok azdı. Zira kuluçkalıktaki kabartılmış gözlerin tamamı yavrulu ve yumurtalıydı. Şerbeti depolamak için, ballıktaki ballı çerçevenin boş alanlarını, kuluçkalıktaki yavrudan boşalan alanları ve kabarttıkları temel petekleri kullanabilirler.

Son kontrolde ana arı memesi olup olmadığından tereddüt ettiğim iki gözü fotoğraf üzerinde işaretlemiştim. O tarihte bu gözler açıktı. Ana arının pupa dönemi 7 gün. (Arıcılık Kursu 2.Gün) Eğer o gözler sonraki gün kapatıldıysa en geç ayın 18'inde ana arılar hücreden çıkar. Bu sebeple yarın kovanı kontrol etmek çok anlamlı olacaktır. Hem ana arı memelerinden emin olmak için hem de bal stoğunu kontrol içn. Pupa döneminde hücre tamamen kapalıdır. Pupa döneminin son evrelerinde ise ana arı memesinin fark edilmesi daha kolaydır diye düşünüyorum, zira iyice belirginleşmiştir.

10 Mayıs 2015 Pazar

Arılarım 351.Gün

Dün kovana ballık verilmişti. Ama benim uygulamak istediğim şekilde değil. Dün, bugünden için, benim önerilerim doğrultusunda ballığı yeniden düzenlemek üzere mutabık kalmıştık. Bu amaçla saat 11:00'de babam ve kardeşim işe koyulmuş.

Benim verdiğim bilgiler ve önerilerim;

  • Ballığa kapalı gözlü yavrulu çerçeve verilmeli. Bu çerçevede yumurta veya açık gözlü yavru olmamalı. Kapalı gözlü yavrulu çerçeve için ilk müracaat noktamız 5.çerçeve. Zira dün bakıldığında 5.çerçeve tamamen kapalı yavruluydu. Eğer buradaki yavrular çıkmışsa 4. ve 3. çerçevelere bakılacak, kapalı gözlü yavrulu çerçeve için.
  • Ballığa ballı çerçeve verilmeli. Bunu yapmak istememin nedeni kuluçkalıkta çok miktarda ballı çerçeve vardı, orada yer açmak. Ballı çerçeve için 6,7 ve 8. çerçevelere bakılabilir.
  • Bizim kovanımızda, kovanın arkasından ön tarafa doğru bakıldığında sağ taraf çerçevelerin 1.sırası. Kuluçkalıktaki sıralama ballık için de geçerli. Temel petekli çerçeveler hep birden verilmemeli. Kabartıldıkça...
  • Ana arı ızgarası konulmadığı için ana arının ballığa çıkıp çıkmadığı kontrol edilmeli. Kuluçkalıktan ballığa çerçeve taşırken, taşınan çerçevenin üzerinde ana arı olmadığına dikkat edilmeli. Dün ballığa verilen bir kısmı boş ballı çerçevenin boş kısımlarında yumurta olmadığına dikkat edilmeli.
Bu önerileri gerçekleştirirken şunları fark etmişler;
  • Kuluçkalıkta tamamı kapalı yavrulu olan bir çerçeve yok. Zira yavrulu olanlarda bile açık yavru veya yumurta var.
  • Kuluçkalıkta bal kalmamış. Kuluçkalıktaki bal miktarını toplasan bir çerçevenin bir yüzünü ancak doldurur.
  • Kuluçkalıktaki tüm çerçeveler yavrulu. Ya kapalı gözlü, ya açık gözlü ya da yumurtalı. Her çerçevede 5-10 kadar ana arı memesi mevcut.
  • İlk sıradaki bir kaç çerçeve çok kararmış artık bunlar değiştirilmeli.
  • Ballıktaki ilk iki çerçeve ağırlıklı olmak üzere ilk üç çerçeve arı ile dolmuş.
Bu bilgileri almak beni oldukça şaşırttı. Öncelikle her çerçevede 5-10 kadar ana arı memesi (ana arı gözü) olması olanaksız. Babamın erkek arı memesiyle (erkek arı gözü) ana arı memesini ayırt edemediğini düşündüm. Ve kendilerine bunu ayırt edebilmelerini sağlayacak fotoğraflar gönderdim.


Bu fotoğraf 8 Temmuz 2014 tarihli Arılarım 46.Gün adlı yazımdan. Bu fotoğraf erkek arı memesini örnekliyor.


Daha önce bir ana arı memesi fotoğraflamadığım için internetten arama yaparak ulaştığım ve hoşuma giden yukarıdaki resmi gönderdim. Bu resim ana arı gözü ile erkek arı gözünü gayet iyi örnekliyor. Güzel bir kıyaslama yapmaya elverişli.

Gönderdiğim bu iki fotoğraftan kovandakilerin hangisine benzediğinden tam da emin olamadılar. Ben de kuşkuya kapıldıkları tüm çerçeveleri fotoğraflamalarını istedim.


Bunlar erkek arı gözü.


Bunlar da erkek arı gözü.


Bunlar da erkek arı gözü.


Bunlar da erkek arı gözü.


Daire içerisindekiler de erkek arı gözü. Ancak beyaz dikdörtgen içerisindekiler benim için de soru işareti.


Bunlar da erkek arı gözü.


Bunlar da erkek arı gözü.


Bunlar da erkek arı gözü.

Kovanda bal kalmaması da beni çok etkiledi. Zira en son gördüğümde kuluçkalıkta bulunan tüm çerçevelerin önemli bir kısmı ballı idi. Ve bu sebeple şerbet vermeyi düşünmedim. Arı nüfusu hızlı bir şekilde artınca, doğadan da nektar gelmeyince stoklar tükenmiş. Evet arılar açlık ile burun buruna. Arıların ana arı memesi takması için şartlar uygun. Nüfus çok, besin yok. Ana arı neden deli gibi her tarafa yumurtlamış, daha kontrollü olabilirdi :)

Yukarıdaki fotoğraflardan beyaz dikdörtgen içerisine aldığım iki göz ana arı memesi olabilir. Diğer bütün erkek yavru gözleri bulundukları çerçevelerin en alt kısımlarında. Bu gözler ise çerçevenin en üst kısmında. Ayrıca bu iki göz henüz kapanmadığı halde diğerlerinden daha büyük. Eğer bunlar ana arı memesi ise artık bu durumu ana arıya havale ediyorum. Ya analar çıktığında onları öldürür ya da arılarım oğul verir. Bu durumu kabulleniyorum, arılardan uzakta bu kadar oluyor. Umarım ana arı bu durumu kabullenmez :)

Kuluçkalıktaki 5.çerçevedeki kapalı gözlü yavruların bir kısmı çıkmış. Dünden bu güne başka çerçevelerden de çıkmış olabilir. Bu durum ballıktaki arı miktarını da destekler.

Ballıktaki 10.çerçeve alınıp yerine şerbetlik takılıyor. Ve annemin hazırladığı 1-1 oranındaki bir litrelik şerbet arılara veriliyor.

9 Mayıs 2015 Cumartesi

Arılarım 350.Gün


Dip tahtasının görünümünden arıların ciddi bir çalışma içerisinde oldukları görünüyor. Son kontrolde dip tahtasının temizlenmediğini de göz önünde bulundurmak gerek. Ayrıca sağ üst köşeden görüleceği üzere bakteri ve mantarlar da ciddi bir çalışma içerisine girmiş. Ayrıca sağ üst köşede belli belirsiz 5-10 kadar arı ölüsü de var. Çoğu sırt üstü pozisyonunda. Dip tahtasını kardeşim kontrol etti, ama bu durumdan bahsetmedi bana.


Nihayet kovanın içerisinden bir görünüm. 5.çerçevenin bir yüzü. Harika.


5.çerçevenin aynı yüzünde bulunan yukarıdaki resimde daire içerisine aldığım kısmı anlayamadım. Erkek arı gözü için fazlaca büyük gibi :(


Bu da aynı çerçevenin diğer yüzü.


5.çerçeve çekildikten sonra üstten genel görünüm.

Arıları kontrol ettikten sonra kardeşimle babam kovana ballığı vermişler. Zira arının oğul verebileceğini düşünmüşler. Ballık verirken araya ana arı ızgarası koymamışlar. Ballığın ilk sırasına büyük bir kısmı ballı bir çerçeve vardı, balı pek hoşuma gitmediğinden onu bir kenara ayırmıştım, onu yerleştirmişler. Diğer kısımlara 6-7 adet temel petekli çerçevem vardı onları koymuşlar. Ayrıca babam üç tane temel petekli çerçeve ve bir miktarda temel petek almış, 20TL ödeyerek. Boş kalan kısımlara da bunlardan takviye yapmışlar. Bana sormadan ballık vermelerine üzüldüm. Zira ben de bildiklerimi uygulamak istiyorum. Örneğin ana arı ızgarası kullanmak istiyorum. Ayrıca kovana ballık verirken bunun kuralları var, onları uygulamak istiyorum vs.

Babam, arının oğul verme durumunda olduğunu önemle vurguladı.