Translate

23 Mayıs 2015 Cumartesi

Arılarım 364.Gün


Dip tahtasında menü zengin yine. Fakat küflenmiş. Dip tahtası en son 9 Mayıs'ta temizlenmişti. İki haftada bu hale gelmiş.


Arıya ne zaman ki şerbet veriliyor. O vakit karıncalar ziyaret etmeye başlıyor.


Bu plastik kırıntıları halen nereden kaynaklanıyor. Yoksa onlar kristalleşmiş şeker mi? Cam parçacıkları gibi de görünüyorlar.


Dip tahtasındaki kırıntıların büyük bir bölümü küflenmiş. Küflenmemiş alandan başka bir kesit.


Dip tahtasının küflenmiş alanından bir kesit.


Küflenmiş alandan başka bir kesit. Sağ üst köşeye doğru toplu karınca ölüleri görülüyor. Bu karıncalar neden ölmüş olabilir acaba? Yediklerinden mi zehirlendiler? Yediklerinden zehirlenmiş olmaları kuvvetle muhtemel, zira kaçamadan ya da dip tahtasından ayrılamadan burada mefta olmuşlar. Yedikten sonra ani bir baş dönmesi olmuş olabilir :) Eğer gıda zehirlenmesinden öldülerse bu çok düşündürücü bir durum. Dip tahtasında genellikle kovan atıklarının bulunduğu bir yerde onları zehirleyecek ne olabilir. Acaba küf ve mantardan dolayı zehirlenmiş olabilirler mi? Kovanda hiç bir ilaç kullanılmamıştı. Dip tahtası kontrolden sonra temizlendi.


Akşam saat 19:00 gibi bakabildim arıya. Kovanın hemen yanı başında salutlar büyümüş. Valide mantarla karışık yemeğini yapmış, harikaydı. Salut'ta da mantar tadı olur ama yabani mantar tadı. Bu sebeple yemeğin tadı kırdan toplanmış mantarlarla yapılmış gibi, enfesti.


Ballığın üstten görünümü. Kuluçkalığa bakmadım ama ballıktaki tüm çerçevelere teker teker baktım. Son sıradaki yemliğin yerine de temel petekli çerçeve takmış babam. Son sıradaki 3 çerçeve kabartılmamış. Diğerleri kabartılmış. Ballığın birinci çerçevesi de kabartılmış yeni bir çerçeve. İkinci ve üçüncü sıradakiler eski esmer çerçeve. Ballıktaki kabartılmış hemen hemen tüm çerçevelerde sırlanmamış bal var ama az miktarda. Toplasan ballıkta iki çerçeve bal stoğu yapar. Arılara aşağıdaki tarihlerde olmak üzere toplamda 5 defa 1/1 oranında 1 litrelik şerbet verilmişti.
  • 10 Mayıs 2015, Pazar
  • 11 Mayıs 2015, Pazartesi
  • 13 Mayıs 2015, Çarşamba
  • 15 Mayıs 2015, Cuma
  • 17 Mayıs 2015, Pazar


Kardeşim körükte çam kozalağı kullanıyor. İlk önce körüğün dibine karton mukavva parçaları koyuyor. Körükleyerek onları iyice tutuşturduktan sonra çam kozalağını koyuyor. Çam kozalağını da tutuşturmak için iyice körüklüyor. Çam kozalağının ürettiği duman hoş kokulu, karton mukavva gibi genizi yakmıyor. Ve mukavvaya göre hemen yanıp geçmediğinden dolayı daha uzun süre duman sağlayabiliyor.


Arıları kestaneliğe götürmek istiyordum. Bu amaçla bir kaç yere baktık. Bize en yakın kestane ormanı Zerzavatçı Köyü'nde. Ancak Polonezköy'de oturan arkadaşım orayı pek önermedi. Hem kestane miktarı az hem de arıları koyacak yer problem olabilir, dedi. Polonezköy'de baktığımız yer ise Polonezköy Geyik ve Karaca İstasyonu alanının içerisindeydi. Bu özel alanın içerisine koymak da pek mümkün görünmüyordu. Yeri tespit etmek için kısıtlı zamanım vardı. Arkadaşımın Paşamandıra Köyü'nde bir tanıdığı vardı. Bir de oraya baktık. Yukarıdaki fotoğraf Paşamandıra Köyü'nde baktığımız yer. Şu an en ideali orası görünüyor. Ancak kestane ağaçlarına ne kadar yakın, bilemiyorum.


Polonezköy'den dönerken karar verdik Paşamandıra'ya gitmeye. Riva yolu üzerinden gittik. Yol; virajı, kasisi olmayan güzel bir yoldu. Bu yol üzerinden Zerzavatçı'ya, Mahmutşevketpaşa'ya, Alibahadır'a ve Paşamandıra'ya ulaşmak mümkün. Zerzavatçı-Mahmutşevketpaşa arası yaklaşık 5 km; Mahmutşevketpaşa-Alibahadır arası yaklaşık 7 km; Alibahadır-Paşamandıra arası yaklaşık 5km. Alibahadır'da da kardeşimin bir tanıdığı vardı ama oraya bakmaya fırsatımız olmadı. Akbaba ve Dereseki civarına da konulabilir ama oralarda bir tanıdığımız yok.

Hiç yorum yok: