Translate

29 Mart 2015 Pazar

Arılarım 309.Gün


Bugün hava kapalı ve ara ara yağmurlu. Kovandan arı çıkışı tek tük...


Dip tahtasının genel görünümü. İki tür mum kırıntısı var. Koyu renkli olanlar eski mum kırıntıları. Açık renkli olanlar ise yeni üretilmiş. Muhtemelen yeni yavruların çıktığı hücrelerin mumları.


Bir adet kulağakaçan (kıskaç) ve 10 kadar karınca.


Bir tane varroa görebildim. Ama birden fazla olduğuna eminim.


Su ihtiyacını uçuş tahtası üzerindeki su birikintisinden karşılayan bir arı. Uçuş tahtası üzerinde yağmurlu havalarda su birikmesine neden olan bu alan hangi amaç için tasarlanmış acaba?


Özellikle yavru uçuşlarında sıkıntı yaratmaya başlayan uçuş deliğindeki süngerin bir kısmını aldım. Tamamını bir dahaki sefere alacağım. Sünger bu iş için oldukça pratik.


Dün değil evvelsi gün bizimkiler kovanın yerini değiştirmişler. Hemen bizim bahçeye bitişik boş bahçeye. Kovanı oraya götürmelerinin nedeni o bahçenin daha fazla ve daha erken saatte güneş görmesi. "Kovanı götürdük ama arılar tekrar eski yerine geldiler, bu sebeple kovanı tekrar eski yerine aldık." dediler. Babam uzun yıllar arıcılık yapmış bir insan nasıl böyle bir hataya düştü bilemiyorum. Yakın mesafeye (arı uçuş mesafesinde) kovan taşındığında, uçuş deliği ve uçuş tahtası üzerinde arının kovandan çıkmadan önce fark etmesini sağlayacak bir değişiklik yapmak gerekiyor. Bunun için de bahsettiğim yerlere çalı koyuyorlar genellikle. Neden?

Tarlacı arı gideceği rotayı önceden kafasına yazmıştır. Her seferinde kovandan çıktığında sağdan mı gideyim yoksa soldan mı gideyim diye düşünmez. Kovan deliğinden çıktığı anda kafasındaki rotaya pırr... Bunun için arı kovandan çıkarken onu ikaz etmek gerekiyor. Yani, "Bak mekan eski mekan değil, sen rotanı yeniden belirle." demek gerekiyor arıya. Bunun için de uçuş deliği ve uçuş tahtası üzerinde arının değişikliği algılamasını sağlayacak çalı koymak pratik bir yöntem.

28 Mart 2015 Cumartesi

Arılarım 308.Gün - Merhaba Bahar


Baharın ilk temsilcilerinden eflatun renkleriyle ve naif görünümleriyle ballıbabalar ... her yerdeler. Soğuk ve uzun geçen kışın ardından bahara merhaba diyorlar, tıpkı arılar gibi.


Bugün arılarıma kavuştum. Öğleye dek hava kapalıydı, öğleden itibaren güneş yüzünü göstermeye başladı, arılar da ... Onlara kavuşmadan önce akıbetleri hakkında ara ara haber alıyordum. Arada bir güneş yüzünü gösterdiğinde arıların faaliyete geçtiğinden ve zaman zaman kovanın etrafında 20-30 kadar arı olduğundan haberim vardı. Bu durum yeni yavrulara ve yeni bir jenerasyona işaretti ve dahası koloninin yaşama tutunduğuna.


Yukarıdaki resimden son kontrolde yaptığım düzen görülüyor. Bölme tahtası olarak kullandığım yemliğin sol tarafında ballı çerçeveler sağ tarafında ise ballı ve ballı polenli çerçeveler mevcut. Ana arı ve dolayısı ile arı nüfusu sağ tarafta. (Kovanın arkasından bakıldığında.) Arı miktarının arttığı ve yeni bir jenerasyonun geldiği görünüyor.


Yıpranmış ve yaşamla ölüm arasında hayatta tutunmaya çalışan bir avuç kış arısından sonra genç ve dinamik yeni bir nesil. Bu nesil; hayatını ve dolayısı ile koloni sürekliliğini kış arılarına borçlu. Koloni; sahibinden kaynaklanan tüm olumsuzluklara rağmen hayata tutunmayı başarmış. Bu başarı, yeni bir jenerasyonu oluşturana dek ölmemek için direnen kış arılarının ve onları yönlendiren ana arının tam bir zaferi. Ve onların aslında ne kadar güçlü olduklarının göstergesi.


Bal ve polen; hayatın kaynağı! Uzun ve sert geçen kışın ardından, tabiat henüz yeterince uyanamamışken... Polen hücrelerini nasıl da tırtıkladıkları görünüyor. Ancak çiçek çiçek dolanıp toplamaktan daha az yorucu olduğu aşikar.


Polen stoğu bu nüfus için fazlasıyla yeterli. Ancak kısa zaman içerisinde nüfus hızla artacak. Bununla beraber dışarıdan gelen polen miktarı da hızla artacak. Bu sebeple besin yönünden bir sıkıntı görünmüyor.


Polenli alanın daha yakından görünümü.


Yukarıdaki resimde dikdörtgen içerisindeki arının, polen hücresi içerisinde azalan polen miktarına nasıl ulaştığı görülüyor. Daire içerisindeki arının göğsündeki polen kalıntıları onun polen hücresinden daha evvel polen çıkardığını gösteriyor. Çokgen içerisindeki arının bacaklarındaki polenler neyi gösteriyor? Dışarıdan polen getirdiğini mi?

Yukarıdaki resimlerde görülen polenli alanların tümü dördüncü çerçevede.


Yavru alanı. Sırlanmamış hücrelerde de yavrular var, henüz pupa durumuna geçmemişler. Henüz pupa evresine gelmemiş bu yavruların (larvaların) büyüklükleri farklı farklı. Yani tümü aynı yaşta değil, ana arı tarafından farklı farklı günlerde yumurtlanmışlar.

Daire içerisindeki iki arının göğüslerinin üst kısmında polen kalıntıları görünüyor. Bunlar polen hücrelerinden polen alırken oluşmuş.


Ana arı tüm ihtişamıyla yavrulu alan üzerinde. Yeşil renk ile işaretlenmiş olması onun 2014 yılında doğduğunun göstergesi.

Çerçeveyi incelerken bir müddet sonra ana arı biraz telaşlandı, başlangıçta daha sakindi. Sonra kendi ekseni etrafında bir kez döndü ve sonra da çerçeve üzerindeki bütün arılar bir uğultu çıkarttılar, sanki çerçeveden ayrılacaklarmış gibi. Anladım ki fazla rahatsız ettim, ana arı yavruların üşümesinden endişelenmiş olabilir. Hava güneşli ve hava sıcaklığı da 15 derece civarındaydı. Çerçeveyi birkaç dakika inceledim. Acaba yavruları üşütmüş olabilir miyim?


Arıları daha fazla panikletmeden üçüncü ve dördüncü çerçeveleri yerlerine yerleştirdim. Yerleştirdikten hemen sonra dördüncü çerçeveyi tekrar çekmek istediğimde, üçüncü ve dördüncü çerçevelerin birbirlerine bakan yüzlerindeki arıların birbirlerine kenetlenmiş olduklarını gördüm, ve çerçeveyi tekrar yerinden oynatmaktan vazgeçtim. Yukarıdaki resimlerde görülen yavrulu alanlar üçüncü çerçeve üzerinde. Birinci ve ikinci çerçevelere bakamadım ama onların da yavrulu olduğunu düşünüyorum.


Uçuş deliğini zamanında daraltmaya fırsat bulamadığımdan dolayı kışa girerken bir kısmını kendileri propolis mum karışımıyla kapatmışlardı. Buna artık ihtiyaç olmadığı için el demiriyle almak istedim ancak oldukça sertleşmiş olduğundan ve benim beceriksizliğimden dolayı bu arının ölümüne de sebep oldum.


Kazayla öldürdüğüm arının arka bacaklarının ve bacaklarındaki polenin daha yakından görünümü.


Kovanın son düzeni. 1. 2. 3. ve 4. çerçeveler yerlerini korudu. Kovana yeni dahil ettiğim 5. çerçeve geçen yıl yarım kabarttıkları mumlu boş çerçeve. 6. 7. ve 8. çerçeveler ballı çerçeveler. 9. sırada bölme tahtası olarak kullandığım yemlik. 10. sıraya da ballı çerçeveyi yerleştirdim. Ballı dediğim çerçeveler tamamen ballı değil, ancak bal kemerleri geniş bir yüzeyi kaplıyor. Az miktarda da polenleri var. Bir adet ballı çerçeveyi kovandan almış oldum. O da kovanın en dışındaki çerçeveydi. Balın yapısı da pek hoş görünmüyordu.


Kovan kapağını açtığımda saat 15:30 civarındaydı. Kovan kapağını kapattıktan sonra yavaş yavaş uçuş tahtası üzerindeki arı miktarı artmaya başladı.


Yarım saat içerisinde de yavru uçuşu yapmaya başladılar.


Arılara bakmadan önce, geçen sezondan kalan çerçeveleri elden geçirdim. Zira bal bulunmayan peteklerin tümünü ballığa yerleştirmiş, ballığın üzerine de tozlanmasınlar diye bir örtü atarak evin serin bir köşesine yerleştirmiştim. Ve bunlara şimdiye kadar bakma fırsatım olmamıştı. Çerçevenin birinin üzerinde bir konuk (Gümüşçün/Lepisma saccharina) vardı. Ancak çerçevelerde görünür bir sıkıntı oluşturmamış.


Çerçevelerdeki mum ve propolis kalıntılarını temizledim. Ballı peteklerini kesip aldığım çerçevelerin gevşeyen tellerini gerdirdim.


Yukarıdaki resimde görülen çerçeve alt ve üst tahtaları önemli ölçüde bombe yapmış. Yarım kabartılmış bir çerçeve. Bütün yüzey eşit miktarda kabartılmamış orta kısım daha fazla kabartılmış ve bu alana bal stoklamışlar.


Hücrelere stoklanan bal. Hücreleri doldurmaya ve sırlamaya fırsatları olmamış. Bu çerçeveyi arılara verdiğimde sırlanmamış bal sebebiyle bir sıkıntı olur mu düşüncesiyle balın tadına baktım. Çok tatlı değildi, sanki oldukça sulandırılmıştı, ancak bir ekşime fark etmedim. Yine de bu çerçeveyi şimdilik arılara vermedim, ama bir sonraki sefer vereceğim.


Birkaç hücrede kabarcık ve şekerlenme oluşmuş. Yukarıdaki resimde sağ üst köşedeki hücrede bir kabarcık ve hemen onun alt çaprazındaki hücrede de şekerlenme görülüyor.


Ballıbabalar ...


Ballıbaba'nın çiçekleri.


Hodan (Borago officinalis). Kovanın hemen yanıbaşında büyümüşler, annem atmış tohumlarını. Biz buna salut diyoruz. Sapları soğanla kavrulduğunda benim çok hoşuma giden bir yemek çıkıyor ortaya. Ama yemeyeli çok zaman oldu.


Son kontroller için ekip toplanıyor yavaş yavaş.


Sonunda bahar düzenini aldık. Hoşgeldin bahar.