Serbest Gezen Tavuk Çiftliğinde Bir Gün

Arkadaşım Beykoz'da serbest gezen tavuk yumurtası üretiyor. Serbest gezen tavuk yumurtası talep gören bir yumurta. Ben de serbest gezen tavuk yumurtası tüketiyorum. Bu yumurtanın nasıl üretildiğine yakından şahit olmak için arkadaşımın çiftliğine gittim. Ve o gün yapılması gereken tüm işleri ben yaptım.

Sabah ilk iş kümesin kapısı/kapıları açılır ve dışarı çıkmak isteyen tavuklar dışarı çıkar. Keza dışarı çıkmak istemeyenler de olabilir. Zorlama yok! Yumurta toplama işlemine hemen başlanmaz. Öncelikle kümesin havalanması sağlanır bunun için pencereler de açılır ve 10 dakika kadar beklenir.

Yumurtalar uygun bir kaba toplanır. Follukların hafif eğimli olması yumurtaların ön tarafa yuvarlanmalarını sağlıyor ve kırılmalarının önlenmesi konusunda yardımcı oluyor. Yumurta toplamak hem zevkli hem de zor. Follukta yumurtlamaya çalışan tavuklar da oluyor siz yumurta toplarken. Örneğin folluğun alt katından yumurta alırken üst katındaki tavukla göz göze geliyorsunuz. İşin kötüsü tavuğun gagası gözlerine yakın! Bunun yanısıra yumurtlamaya çalışan tavukların altından da yumurta almak zorundasınız. Tavuklar folluktaki yumurtaları kendi altlarına çekme eğilimdeler. Ama onları almak zorundasınız. Kazayla kırılmış/çatlamış yumurtalar da olabiliyor. Arada bazı tavuklar yumurta da yiyebiliyor. 500 tavukluk bir kümeste yumurta toplama işi yarım saat, bir saat kadar sürebiliyor. İşin kötüsü folluğa değil de kümesin muhtelif yerlerine yumurtlayanlar da olabiliyor. Daha da kötüsü araziye yumurtlayanlar da olabiliyor.

Yumurtaları topladığıma göre paketlemeye geçebiliriz. Önce çok kirli olanlar temizlenir. Sonra yumurtalar boylarına göre ayrılır ve yumurta kolilerine konur. Yumurtalar iki kolinin arasındadır ve koliler iple güzelce bağlanır. Bu arada ipe bir de yumurta tanıtım kartı geçirilir. Ve yumurtalar müşterisiyle buluşmaya hazır.

Bu arada tavuklar ne alemde. Su tankındaki suyun bu tavuklara ne kadar zaman yeteceği belli. Ona göre tanka su koyulabilir. Bugün su koyma günü değildi, ayrıca tavukların taze su içmeleri tercih ediliyor. Yani depoda çok bekletmeden.

Yem durumumuz ne alemde. Tavukların sadece bahçedekilerle beslenmeleri düşünülemez. Yemler özel yumurta yemleri. Günde ne kadar tüketecekleri de belli. Evet bugün yemleme günü. Yemliklere yemlerini doldurdum. Bunun için üç çuval yem gitti. Yemleri kümese kadar el arabasıyla götürdüm.

Kümesin havalanması tamam, yumurta toplama işi tamam, su işi tamam, yemleme tamam. İşler bitmedi! Hasta veya sakat tavuk var mı? Varsa veterinerle haberleşip destek almak gerek. Veya karantinaya ayırmak gerekebilir. Bu sağlık problemleri için iyi bir gözlemci olmak gerek. Ben işin bu kısmını arkadaşa havale ettim.

Evet şanslıyım ki bugün kümesi temizleme günü de değil. Periyodik olarak bir hafta arayla yapılıyormuş. Tavukların altına serilen talaşla karışık olan bu gübreyi el arabasına doldurup kümesin dışına çıkarıyorlarmış.

Bu arada yumurta satışı ne alemde?

Çiftliğin facebook adresi:
https://www.facebook.com/CavusbasiDogalKoyYumurta/

Tadı Hafızama Kazınmış Armut: Ovaça Armudu

Memlekete (köye) eskiden daha sık giderdim. Eskiden! Dedemler zamanından, köyün daha kalabalık olduğu zamanlardan ağzımda kalmış bir lezzet; ovaça armudu! Bizim oaralarda ovaca armudu derler.

Ovaca armudu; Anadolu'nun belki de simgesi ahlat ağacına aşılanmış bir armut çeşidi. Beypazarı ve yöresine özgü bu armut çeşidi ile alakalı internette pek fazla kaynak göremedim. Ancak Beypazarı hakkında yazıları bulunan İzmir'li bir öğretmen bu armudu yazısında şöyle tarif etmiş: "Ovaça, ceviz ile, mandalin arasında büyüklükte, armuta göre daha küresel formasyonda,toplandıktan sonrada olgunlaşarak, sulu,ağızda,elma,erik ve armut karışımı bir tat bırakır."

Unutulmaya yüz tutmuş bu tadın gelecek kuşaklara da aktarılması açısından önemli bir iş yapıldı; 300 fidandan oluşan bir bahçe! Dayımın böyle bir bahçe kurmasından dolayı gurur duydum. Üç fidanı da benim dikmem için bırakmış.

Fidanlar dikilmeden hemen önce kök budaması yapıldı. Aşı yerine kadar toprağa gömüldükten sonra cansuyu verildi.

Fidanlar dikildikten sonra budama yapıldı.

Arka planda yılların ovaca armudu, ön planda ise fidani.

Köyde eskisi kadar koyun kalmadı. Genelde yapılan iş büyükbaş hayvancılık. Yukarıdaki resmin sağ üst köşesinde kaymak ve tereyağı yapımı görülüyor.

Çiğdemler...

Sobada Talaş Nasıl Yakılır?

Sobalı evlerde oturanlar genellikle kömür ve odunu yakıt olarak kullanırlar. Biz de yakıt olarak kömür kullanıyoruz. Öncelikle kovaya kömürler doldurulur üzerine de tutuşturacak kadar ince odun parçaları koyup çıra veya başka bir tutuşturucu malzeme kullanılarak soba yakılır.

Ancak talaş yakmanın usulu daha farklı. Kovaya talaşı doldurmadan önce kovanın ortasına rulo şeklinde ortası boş bir malzeme konur. Bu malzemenin ortası boş kalacak şekilde etrafına talaş dökülür ve sıkıca preslenir. Kova sobaya konduktan sonra bu rulo çıkarılır ve iyice sıkıştırılmış olan talaş ruloyu çıkardığımız yere dökülmez; adeta bir kalıp şeklinde kalır. Ruloyu çıkardığımız bu boşluğa talaşı tutuşturacak gazete ve mukavva parçaları atılarak talaş tutuşturulur. Sobanın hava alan kısımları bir miktar kısılarak (kesinlikle tamamen kapatmadan) belirli bir ayarda yanması sağlanır. Kömür kadar uzun soluklu olmasa da bu da gayet başarılı. Özellikle ince talaşın yanması 4 saat civarında sürüyor. Kalın talaş ise çok daha kısa sürede yanıp bitebilir.

Talaş; odun ve kömüre göre maliyeti daha düşük olduğundan kullanımının tercih edilebileceği yerler olabilir.

Kömür yakımı konusunda da ben şu yolu izliyorum. Kömürü 25 kg'luk çuvallardan her biri soba kovasına sığacak kadar poşetlere aktarıyorum. Ve bu şekilde stokluyorum. 5 kovam var. Hafta sonları bu kovalara kömür poşetlerini koyuyorum. Sonra hafta içi her gün bir kovanın üzerine tutuşturmalık biraz odun parçası ekleyip kullanıyorum. İşi biten küllü kovaları da ertesi gün balkona çıkarıp, diğer kömür dolu olan kovayı alıyorum. Kül dolu kovaları da hafta sonları boşalan kömür çuvallarına dolduruyorum. Gayet pratik. Eğer daha farklı bir öneriniz veya eklemek istedikleriniz varsa yorum bölümünü kullanabilirsiniz.

Ayrıca aşağıdaki video da ilginizi çekebilir

---

---

Bal ve Arı Ürünleri Fuarı, 2017

Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi - Ahmet Fethi Paşa Salonu'nda Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği'nin düzenlediği ve dördüncüsü düzenlenen "Üreticiden Tüketiciye İstanbul Bal ve Arı Ürünleri Fuarı"na gittik.

Fuarda stant sahipleri gayet ilgili, sorduğunuz soruların yanıtlarını detaylı bir şekilde alabiliyorsunuz. Üreticilerin de tüketicilerin de faydalanabileceği önemli bir organizasyon.

Alt katında arıcılık ile ilgili ekipmanlar üst katında ise arı ürünleri sergileniyor. Ekipman konusunda da arı ürünleri konusunda da oldukça geniş bir ürün yelpazesine sahip. Özellikle arı ürünleri konusunda daha kapsamlı bir organizasyon görmedim. Gıda olarak tüketebileceğiniz ürünlerden kozmetik ürünlere kadar geniş bir yelpaze...

T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından teşhir edilmiş olanlar ile üretim izni olmayan firma ve kişiler katılamıyor. Türkiye'nin dört bir yanından gelmiş bal ve arı ürünleri bulabilirsiniz. Giriş ücretsiz ve davetiyeye de gerek yok.

Biz Fenerköy Arı Çiftliği'nin Bal Sirkesi ürününü ve Şahbaz Çaylı Eğriçayır Organik Arı Ürünleri'nden (Bal, arı sütü içeren takviye edici gıda, arı sütü/bal/polen içeren bir karışım ve polen) aldık. Burada Eğriçayır'ın arı sütü içeren takviye edici gıda ürününden bahsetmek istiyorum.

Eğriçayır - Arı Sütü İçeren Takviye Edici Gıda Ampülü

Ürünün fiyatı 100TL civarında. Ürünün detaylarını Eğriçayır'ın kendi satış sitesinden öğrenebilirsiniz. 

Ürünün satış sitesinde yer almayan bir kaç özelliğinden bahsetmek istiyorum:

• Kullanım ömrü gayet uzun, yaklaşık 3 yıl. Zaten ürünü kullanmaya başladığınızda 20 günde bitebilecek bir ürün. Zira 20 gün boyunca günde bir ampül kullanımı öneriliyor.
• Ürün Fransa menşeili, yani ithal bir ürün.
• Ürün ampül içerisinde yer aldığından dolayı ampülün uçlarını işaretli kısımlarından kırmanız gerekiyor. Biz bir kaç ampülü işaretli kısımlarından kırdık fakat düzgün bir şekilde kırmayı beceremedik. Ve her kırışımızda cam parçacıkları oluştu. Belki de bizim beceriksizliğimizden bilemiyorum. Ancak bu ürünü alacaklar özellikle bu konuya dikkat etmeli. Bu konu ile ilgili ürün üzerinde şöyle bir açıklama var: "Peçete ile tutarak ampülün her iki ucunu kırınız. Bardak içerisine cam parçacığının düşmesini engellemek için ampülün kırmakta olduğunuz ucunu bardak üzerinde tutmayınız." Ürünün bu özelliği ile ilgili ithalatçı firma yetkililerinden veya ürünü kullanan diğer tüketicilerden daha başarılı bir yöntem önerisi varsa bu yazının altındaki "Yorum Gönder" bağlantısından bizleri bilgilendirirlerse seviniriz. Zira cam parçacığı yutma endişesinden dolayı ürünü kullanmakta çekincelerimiz var.

Bu tarz ürünlerin tüketimi ile alakalı bir kaç öneri vermek istiyorum. Arı sütü ve polen içeren ürünlerinizi buzdolabında saklayınız. Ve olabildiğince kısa sürede tüketmeye çalışınız. Örneğin 250 gr'lık bir polen kavanozunu açtıktan sonra bir veya iki ay içerisinde tüketiniz. Zira daha sonra tadında değişimler oluyor. Bal ve propolis daha uzun süreler kullanmaya daha elverişli. Ancak bu ürünlerin ışık almayan bir yerde tutulması besin değerleri açısından önemli.

Arı ürünleri kıymetinden dolayı biraz maliyetli. Bu sebeple ürün almak için fuara gidecek tüketiciler bütçelerini buna göre ayarlamalı. Ancak bütçeniz şimdilik uygun değilse bile bu fuara gitmelisiniz. En azından ürünler ve satıcılar hakkında fikir sahibi olabilir, iletişim bilgilerini/broşürlerini alabilirsiniz. Bu sayede de fuar sonrası bütçeniz uygun olduğunda da almayı düşündüğünüz ürünleri alabilirsiniz. Örneğin ben 2014 yılındaki fuarda Muğla Arıcılar Birliği'nin çam balını çok beğenmiştim ancak fuarda bu ürünü almamıştım. Ancak sipariş verebileceğim iletişim bilgilerini öğrenerek daha sonra bir teneke (27 kg) çam balı almıştım. Üstelik kargo ücretsizdi.

2014 yılındaki Bal ve Arı Ürünleri Fuarı ile ilgili daha detaylı içeriğe aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Bal ve Arı Ürünleri Fuarı - 2014