Translate

29 Temmuz 2014 Salı

Arılarım 66.Gün - Ramazan Bayramı 2.Gün


Dip tahtasının görünümü. Olağan bir görünüm. Ancak 15 günlük bir birikim. Beklentimden daha temiz bir görünüm. Kontrolü sabah 8:00'de yaptım. Henüz bitki örtüsü üzerinde çiğ vardı. Ancak dip tahtası kuru.



Bu bir arı türü olabilir. Daha çok kanatlı karıncaya benziyor, ancak birazcık daha büyük.



Artıkların seyrek olduğu alandan detaylı bir görünüm. Bal mumu, propolis, polen, plastik ve ahşap kırıntıları.



Artıkların yoğun olduğu alandan detaylı bir görünüm. Bol miktarda polen ve biraz mum kırıntısı.



Kırmızı propolis damlası ne kadar da hoş görünüyor.



Dip tahtasından diğer bir kesit.



15 günlük bir birikim olduğundan çok katmanlı bir yapı oluşmuş. Yağmurlu ya da daha nemli günlerde oluştuğunu düşündüğüm küflü bir katman da oluşmuş. Yani yer yer küfler de var.



Artıkların seyrek olduğu alandan başka bir kesit.



Ballıktaki iki kapalı yavrulu çerçeveden biri. Yavrular çıkmış ve boş gözlere çok az bal koymuşlar.


Ballığa verdiğim temel petekler olduğu gibi duruyor. Hiçbir işlem yapılmamış. Ballıktaki arı miktarı da biraz azalmış. Oysaki ballıktaki iki kapalı gözlü yavrulu çerçeveden çıkan arılarla beraber bir artış beklentisi vardı bende. Demek ki ölüm miktarı doğum miktarından fazla olmuş.



Bu fotoğraftan boş gözlerdeki bal durumu daha net görülüyor.


Kuluçkalığa ballığı kaldırmadan çıtaların arasından baktım. Ballıktan iki çerçeve çıkardım ve çerçeveleri kaydırarak kuluçkalığın tüm yüzeyine baktım. Son kontrolde gördüğüme benzer bir görüntü vardı. Hem çıtalarda hem de arı miktarında.


Kovanın çevresinde ölü arı göremedim. Gerçi yukarıdaki fotoğrafta canlısı da görünmüyor ama :)


Kovana gelen üç arıdan ikisinde polen vardı. Uçuş tahtası üzerinde önemli bir trafik yoktu. Ancak fotoğraflarda göründüğü kadar da kötü değildi. Sadece ben yakalayamadım. Kareyi aldığımda kovana girmiş oluyorlardı. Saat sabah 8:00. Bu saatlerde evin bahçesindeyken çok daha fazla trafik oluyordu. Şu anki trafiğin 10 katını bile gözlemlemiştim. Ama o dönem ıhlamur dönemiydi. Yine de arı trafiğinin çok daha fazla olması gerekirdi. Kuluçkalığa detaylıca bakmadan ve arı uçuşunu belirli bir süre gözlemlemeden neler olduğunu kestirmek güç, benim için.



Uçuş tahtası üzerinden aldığım fotoğraflar. Arıları 15 dakika kadar gözlemleyebildim.



Arının bulunduğu yer ve kovanın görünümü.


Arıların bulunduğu yerin karşı yamacındaki çam ormanı. Bu çamlar sonradan dikilmişti. Henüz benim boyumda oldukları zamanı hatırlıyorum. Ormanın içi gayet temizdi. Hem çöp hem de diken açısından. Pek girilmediği belli. Yer yer kocayemiş ve fundalıklar var. Körükte kullanmak üzere bir poşet kozalak topladık.


Ormanın içinden ormanın dışına doğru bir bakış...


Ormanın kıyısındaki evlerden birinin bahçesinden bir arılık.


Yol boyu uzanan meşe ağaçları.


Bol miktarda meşe ormanları var. Arılarım çatısı görünen evin yanında.


Çocukluğumun geçtiği ev.


Evimizin baktığı manzara. Karşıda görünen ve suyu bitme noktasına gelmiş (bu sene kurak geçtiğinden sanırım) baraj Elmalı Barajı.


23 sene önce. Babamın son arıları. Kovanları da kendi yapmıştı.


Burada bol miktarda funda yetişiyor. Bunlar boş arazide kendiliğinden büyümüş. Orman içlerindekiler daha büyük ve daha yaşlı.


Fundalar henüz çiçekleniyor.


Fundaya biraz daha detaylı bakalım.



Bu funda ormanın içerisindeydi. Çok daha büyük ve kart. Çiçekleri kurumuş.



Yukarıdaki fotoğrafları Nisan ayının son günlerinde Kemer'de çekmiştim. (28.04.2014) Bunların da funda olduğunu düşünüyorum.



Ancak burada Kemer'de tanıştığım amcalar bunlara püren diyor. Bu amcalardan biri burada yerleşik. Diğeri Mersin'den gelmiş. Kışı Kemer'de geçiriyormuş arıları için. Yazın ortasına doğru da Yozgat'a gidiyormuş. Gezginci arıcı yani. Ancak kışı neden Mersin'de değil de burada geçirdiğini anlayamadım. Yerleşik amca da o günlerde arılarını resimde görünen tepelerin ardına götürecekti, flora sebebiyle.



Çavuşbaşı Çiftlik Merkez Camii.


Ankara'da oturduğum yer bozkırın ortası. Etraf alabildiğince ekin tarlalarıyla dolu. Ekinler biçilip balya yapılmış. Altın sarısı balyalar öbek öbek dağılmış tarlalara. Burada, bozkırın ortasında nasıl arıcılık yapılır. Arı ne yer, ne içer :) Evimin hemen yanında yukarıdaki resimde görülen dikenlerin üzerinde 30-40 kadar arı vardı. Buradaki çiçekler iklim koşulları nedeniyle dikenli çiçekler.



Yukarıdaki resimde arı görülüyor. Sarı çiçekli olanlarda da arı var. Arıların bacaklarından görebildiğim kadarıyla polen toplamayı başarabilmişler.

Ankara; İstanbul'dan daha sıcak. Ancak havası çok kuru olduğundan dolayı rahatsız etmiyor. Yazın Ankara'nın havasını tercih ederim. Ancak burada ağaç yok, dolayısıyla gölgesi de.

Arılarımı Çavuşbaşı'na taşıdıktan sonra ben de Ankara'ya taşındım. Ben yokken arılarım beklediğim performansı gösterememişler. Ancak durum yine de fena sayılmaz. Kışlık bakımlarını bir dahaki sefere yapacağım. Bugün bayramın ikinci günü. İyi Bayramlar.

13 Temmuz 2014 Pazar

Arılarım 51.Gün


Arılarımın yeni yeri Beykoz'un Çavuşbaşı Beldesi'nde. Kovanın yönü güney-güneydoğu aralığında. Karşı yamaçların dibinde Elmalı Barajı var.


Kovanın baktığı istikamet.



Kovanın önden görünümü. Kovanın bu yeni yerine ulaşmam saat 10:30'u buldu. Yeri tespit, hazırlama ve kovanı yerleştirme derken uçuş deliğini saat 11.00'de ancak açabildim. Dip tahtasını da taktım.

Kovanın yan tarafında durup uçuş tahtasını ve uçuş deliğini çok hızlı bir hamleyle açtım. Arılar uçuş deliğinden tabiri yerindeyse fışkırdı. Bu beni gerçekten şok etti. Ben aheste bir çıkış bekliyordum :) Sonra kollarımdan veda öpücüğü verdiler. Artık pazularım iki katına çıkar :) Akşam soktukları ayağıma alerji kremi sürmeme rağmen balon! Kimbilir ilaç sürmesem ne olacak. Neyseki ayağım ayakkabıya sığıyor halen.

Arı nakil olduktan sonra uçuş delikleri açılırken çok dikkatli olunmalı.

Kovanı nakletmeden önce spanzet kullandım. Yolculuğa çıkmadan önce kovanı sabitlemek çok önemli. Arıların dışarı çıkamayacağından emin olunmalı.

Sabah kovanı eski yerinden alırken dışarıda arıların kaldığını fark ettim. 10-15 kadar arı kovana girmeye çalışıyorlardı. Ancak onlar için yapabileceğim bir şey kalmamıştı. Kovanı alırken de bayağı rahatsızlık verdiler.

Eve geri döndüğümde kovanın eski yerinde uçuşan, yuvasını arayan arılarımı gördüğümde üzüldüm. Acaba onlar gece nerede konakladılar. Halen olmayan kovanın üzerinde uçuşup duruyorlar. Nereye kadar? Sanırım birkaç güne ölürler.


Bekçi hanım da durumdan pek hoşnut değil. Nerede arılarım, der gibi. Kedinin uyuklarken çıkardığı mırıltılarla arıların kovanda çıkardığı ses arasında bir uyum vardı. Sanırım bundan sebep gönüllü bekçi olmuştu.

Arıların yeni yeri bol çiçekli ve yeşillik bir yer. Eski yerini aratmaz. Ancak eşek arısı yönünden de öyle. Kovanı koyduğum yerde büyük bir eşek arısını uçarken gördüm. Demek ki onlardan kaçış yok.

12 Temmuz 2014 Cumartesi

Arılarım 50.Gün


Dip tahtası artık klasikleşen bir görüntüde.


Ölü arının üzerinde iki adet varroa tespit ettim. Yine bol miktarda polen. Ve halen plastik kırıntıları. Plastik camı ve plastik propolis ızgarasını kovandan aldığım halde plastik kırıntıları halen devam ediyor. Demek ki kovanın içerisine iyice dağılmışlar ve tamamen tükenmeleri biraz daha zaman alacak.


Ballıktaki çerçeve miktarını adım adım artıracaktım. Ancak buna vaktim olamayacağından dolayı boş kalan 8 çerçevelik kısım için temel petekli çerçeveleri hazırladım. Çerçevelerde delik yoktu. Delikleri delerken işlemi biraz seri yaptığımdan dolayı biz çok ısındı ve ucu kırıldı. Zımpara yapmak ve metal kesmek için kullanılan elektrikli jet motoru ile ucunu zımparalayıp iş yapar hale getirdik.

Mahmuzu kullanırken de tekerleğe çok miktarda mum sıkıştı. Bu vesileyle de tekerleğin ortasındaki milin çıkabildiğini fark ettim. Daha doğrusu kendi kendine çıktı, temizliğini yaptım ve tekrar kullanabildim.


Epeydir yağmur yok ama kovan kapağı rutubetli. Hava nemli olduğundan sanırım. Ayrıca havalandırması da yetersiz olabilir.


Bölme tahtası olarak bu amaçla da kullanılabilen yemliği takmıştım en son. Aksi halde dalak yapmışlardı.


Ballıktaki iki kapalı gözlü yavrulu çerçeveden dışta olanı. Belli ki bir kısım arı daha pupadan çıkmış.


Polenli alanlar görülüyor.


Kapalı gözlü yavrulu gözler.


Kapalı gözlü yavrulu gözler, polenli gözler, şu yeşil olan nasıl bir karışımdır acaba?


Bu çerçevenin sağ alt köşesinde erkek arı gözleri vardı. Bunlardan birkaçında günü gelmeden pupayı bozmuşlar. Acaba neden?


İşçi ve erkek kapalı yavru gözleri.


Hava birden kapandı ve şimşekler gürlemeye başladı. Hemen hazırladığım temel petekli çerçeveleri yerleştirdim.


Sonra 15 dakika kadar havadan yağmur boşaldı. Sonra güneş açtı ve arılar kaldıkları yerden devam ettiler.

Arıları yarın daha kırsal bir yere götüreceğimden dolayı akşam saat 22:00 gibi kapılarını kapatmaya gittim. Uçuş tahtası ve uçuş deliği üzerinde çok sayıda arı vardı. 30-40 kadar vardı sanırım. Tembellik ettim körük kullanmadım. Ve fırça ile süpürmek istedim içeriye. Ben süpürmeye çalıştıkça uçuş tahtası üzerindeki arı miktarı iki katına çıktı. Fırçanın üzerine de bir sürü arı yapıştı. Arılar fırçadan insin diye birkaç kez uçuş tahtası üzerine fırçayı silkeledim. Bu esnada ayaklarıma yapışanlar da oldu, soktuklarında fark ettim. Sol ayağımdan üç tane soktu.

Körüğü yakmaya karar verdim. Ayrıca kovanın üzerini bir miktar aydınlatan mutfağın ışığını da kapattım. 15 dakika kadar sonra gittiğimde 5-10 tane arı kalmıştı uçuş tahtası üzerinde. Onları da körük dumanıyla içeri soktum. Uçuş deliğinin kızaklı kapılarını kapattım. Uçuş tahtasını da kapattım. Dip tahtasını daha önceden çıkartmıştım zaten. Havasızlık problemi yok.

Akşamları ışık kaynaklarının arılar için ne kadar etkileyici olduğunu görmüş oldum. Kovan civarını aydınlatan cılız bir ışık kaynağı bile arıların uçuş deliği ve uçuş tahtası üzerinde kümelenmelerine neden oluyor. Kovan yakınlarında herhangi bir ışık kaynağının olmamasını öneririm.