Dip tahtasının görünümü. Olağan bir görünüm. Ancak 15 günlük bir birikim. Beklentimden daha temiz bir görünüm. Kontrolü sabah 8:00'de yaptım. Henüz bitki örtüsü üzerinde çiğ vardı. Ancak dip tahtası kuru.
Bu bir arı türü olabilir. Daha çok kanatlı karıncaya benziyor, ancak birazcık daha büyük.
Artıkların seyrek olduğu alandan detaylı bir görünüm. Bal mumu, propolis, polen, plastik ve ahşap kırıntıları.
Artıkların yoğun olduğu alandan detaylı bir görünüm. Bol miktarda polen ve biraz mum kırıntısı.
Kırmızı propolis damlası ne kadar da hoş görünüyor.
Dip tahtasından diğer bir kesit.
15 günlük bir birikim olduğundan çok katmanlı bir yapı oluşmuş. Yağmurlu ya da daha nemli günlerde oluştuğunu düşündüğüm küflü bir katman da oluşmuş. Yani yer yer küfler de var.
Artıkların seyrek olduğu alandan başka bir kesit.
Ballıktaki iki kapalı yavrulu çerçeveden biri. Yavrular çıkmış ve boş gözlere çok az bal koymuşlar.
Ballığa verdiğim temel petekler olduğu gibi duruyor. Hiçbir işlem yapılmamış. Ballıktaki arı miktarı da biraz azalmış. Oysaki ballıktaki iki kapalı gözlü yavrulu çerçeveden çıkan arılarla beraber bir artış beklentisi vardı bende. Demek ki ölüm miktarı doğum miktarından fazla olmuş.
Bu fotoğraftan boş gözlerdeki bal durumu daha net görülüyor.
Kuluçkalığa ballığı kaldırmadan çıtaların arasından baktım. Ballıktan iki çerçeve çıkardım ve çerçeveleri kaydırarak kuluçkalığın tüm yüzeyine baktım. Son kontrolde gördüğüme benzer bir görüntü vardı. Hem çıtalarda hem de arı miktarında.
Kovanın çevresinde ölü arı göremedim. Gerçi yukarıdaki fotoğrafta canlısı da görünmüyor ama :)
Kovana gelen üç arıdan ikisinde polen vardı. Uçuş tahtası üzerinde önemli bir trafik yoktu. Ancak fotoğraflarda göründüğü kadar da kötü değildi. Sadece ben yakalayamadım. Kareyi aldığımda kovana girmiş oluyorlardı. Saat sabah 8:00. Bu saatlerde evin bahçesindeyken çok daha fazla trafik oluyordu. Şu anki trafiğin 10 katını bile gözlemlemiştim. Ama o dönem ıhlamur dönemiydi. Yine de arı trafiğinin çok daha fazla olması gerekirdi. Kuluçkalığa detaylıca bakmadan ve arı uçuşunu belirli bir süre gözlemlemeden neler olduğunu kestirmek güç, benim için.
Uçuş tahtası üzerinden aldığım fotoğraflar. Arıları 15 dakika kadar gözlemleyebildim.
Arının bulunduğu yer ve kovanın görünümü.
Arıların bulunduğu yerin karşı yamacındaki çam ormanı. Bu çamlar sonradan dikilmişti. Henüz benim boyumda oldukları zamanı hatırlıyorum. Ormanın içi gayet temizdi. Hem çöp hem de diken açısından. Pek girilmediği belli. Yer yer kocayemiş ve fundalıklar var. Körükte kullanmak üzere bir poşet kozalak topladık.
Ormanın içinden ormanın dışına doğru bir bakış...
Ormanın kıyısındaki evlerden birinin bahçesinden bir arılık.
Yol boyu uzanan meşe ağaçları.
Bol miktarda meşe ormanları var. Arılarım çatısı görünen evin yanında.
Çocukluğumun geçtiği ev.
Evimizin baktığı manzara. Karşıda görünen ve suyu bitme noktasına gelmiş (bu sene kurak geçtiğinden sanırım) baraj Elmalı Barajı.
23 sene önce. Babamın son arıları. Kovanları da kendi yapmıştı.
Burada bol miktarda funda yetişiyor. Bunlar boş arazide kendiliğinden büyümüş. Orman içlerindekiler daha büyük ve daha yaşlı.
Fundalar henüz çiçekleniyor.
Fundaya biraz daha detaylı bakalım.
Bu funda ormanın içerisindeydi. Çok daha büyük ve kart. Çiçekleri kurumuş.
Yukarıdaki fotoğrafları Nisan ayının son günlerinde Kemer'de çekmiştim. (28.04.2014) Bunların da funda olduğunu düşünüyorum.
Ancak burada Kemer'de tanıştığım amcalar bunlara püren diyor. Bu amcalardan biri burada yerleşik. Diğeri Mersin'den gelmiş. Kışı Kemer'de geçiriyormuş arıları için. Yazın ortasına doğru da Yozgat'a gidiyormuş. Gezginci arıcı yani. Ancak kışı neden Mersin'de değil de burada geçirdiğini anlayamadım. Yerleşik amca da o günlerde arılarını resimde görünen tepelerin ardına götürecekti, flora sebebiyle.
Çavuşbaşı Çiftlik Merkez Camii.
Ankara'da oturduğum yer bozkırın ortası. Etraf alabildiğince ekin tarlalarıyla dolu. Ekinler biçilip balya yapılmış. Altın sarısı balyalar öbek öbek dağılmış tarlalara. Burada, bozkırın ortasında nasıl arıcılık yapılır. Arı ne yer, ne içer :) Evimin hemen yanında yukarıdaki resimde görülen dikenlerin üzerinde 30-40 kadar arı vardı. Buradaki çiçekler iklim koşulları nedeniyle dikenli çiçekler.
Yukarıdaki resimde arı görülüyor. Sarı çiçekli olanlarda da arı var. Arıların bacaklarından görebildiğim kadarıyla polen toplamayı başarabilmişler.
Ankara; İstanbul'dan daha sıcak. Ancak havası çok kuru olduğundan dolayı rahatsız etmiyor. Yazın Ankara'nın havasını tercih ederim. Ancak burada ağaç yok, dolayısıyla gölgesi de.
Arılarımı Çavuşbaşı'na taşıdıktan sonra ben de Ankara'ya taşındım. Ben yokken arılarım beklediğim performansı gösterememişler. Ancak durum yine de fena sayılmaz. Kışlık bakımlarını bir dahaki sefere yapacağım. Bugün bayramın ikinci günü. İyi Bayramlar.