Translate

1 Şubat 2015 Pazar

Arılarım 253.Gün

İstanbul'da hava son günlerde fırtınalı. Arka planda fırtınanın şiddetiyle devrilmiş bir ağaç görülüyor.

Kovan bir vadinin yamacında. Bugün de hava rüzgarlı ve kovan uçuş deliği yönünden küçümsenemeyecek bir rüzgar var.

Örtü tahtası olarak kullandığım çuval iyice çürümüş. Dokunduğumda kimi kısımlar artık elimde kalıyor. Uçuş deliğinde sadece bir arı görünüyor, başka da bir hareket yok.

Kovan kapağını kovan üzerinden tamamen almadım. Biraz yana kaydırdım. Arıları üşütmek istemiyorum. Kovan kapağını tamamen alsam rüzgar çuvalı uçuracak şiddette. Son iki çerçevede arı görünmüyor. Yemliğin içinde ise bir kaç ölü arı mevcut.

Yemlikte bir sümüklü böcek.

Yemliğin üzerinde dışkı olduğunu düşündüğüm bol miktarda koyu renkli minik minik bir şeyler var. Bunların tümünü bu sümüklü böcek yapmış olabilir mi? Belki daha önce başka canlılar da konakladı kovanda. Arıların yapmış olduğunu sanmıyorum, öyle olsa çerçeveler üzerinde de olması gerekmez mi? Çerçevelerde böyle bir şey yok.

Yukarıdaki resimden kovan kapağının rutubet yapmış olduğu da görülüyor.

Sümüklü böcek dışkısı olduğunu düşündüğüm şeyin daha yakından görünümü.

Sondan ikinci çerçeve pek sağlıklı görünmüyor.

Bazı sırlı gözlerin yapısı bozulmuş gibi, farklı bir renge bürünmüşler. Sırlanmamış bazı hücrelerde de beyaz bir kalıntı...

 Bir sonraki çerçeve.

Bu biraz daha iyi gibi.

Nihayet çerçeve üzerindeki ilk arım. 6. çerçeve. Yemlikteki sümüklü böceğin kankası da varmış.

Kapağı ve çuvalı tamamen kaldırdım. Nihayet 4. çerçevenin bir yüzünde 20 kadar arı...

Asıl nüfus bir sonraki çerçevede umuduyla...

Çerçeveden farklı bir görünüm. Bal, polen...

Arılar yaşlı, yıpranmış, hantal ve yorgun görünüyorlar. Hareketler ağır aksak... Artık tükenmişler. Sol üst köşedeki bir kaç arının fizyolojisi o kadar kötü görünüyor ki, hala nasıl hayattalar?

Bu arının bacaklarındaki polenin dışarıdan geldiğini düşünmüyorum. Acaba çerçeveler arasında polen aktarma gibi bir durum olabilir mi? Ve bunu yine bacaklarına stoklayarak yapıyor olabilirler mi? Ama neden başka bir çerçeveye taşıma ihtiyacı hissetsin ki? Yavru için mi? Yoksa ana arı için mi?

Çerçeveler üzerinde arıların polen kaynakları üzerinde konumlandığı görülüyor. Bal ile değil polen ile ilgileniyorlar daha çok. Zira pek hareket olmadığından dolayı enerjiye yani bala pek ihtiyaçları yok. Ancak artık tükenmiş bedenleri için proteine ve hücrelerini onaracak aminoasitlere ihtiyaçları var. Kışı atlatıp bahara çıkma umudu taşıyan az sayıda arı.

Ana arıyı ikinci çerçevede gördüm. Hareketleri diğer arılara nazaran daha dinamik. Gayet sağlıklı görünüyor. Ancak endişeliydi sanki. Koloninin durumundan endişeli olmalı.

Kovanın hemen önünden itibaren bir ceset tarlası. Bunların tümünün geçen yılın son tarlacıları olduğuna inanmak güç.

Kovanın içerisini incelerken bir kaç arı dışarı uçtu. Biri, kovanın dışına dayadığım yemliğin dibine bulaşan bal damlasını keşfetti.

Dip tahtasındaki döküntülerin yerleşimi arının kovan içerisinde nerede bulunduğunu gösteriyor. Arılar kovanın ön kısmında, uçuş deliğinin sol tarafında konumlanmışlar. İlk üç çerçeve ve ağırlıklı olarak da ikinci çerçevede... Zaten ana arıyı da ikinci çerçevede gördüm.

Dip tahtasındaki sümüklü böcek, kovanda gördüğüm üçüncü sümüklü... buna iki adet sarıca arı ölüsü eşlik ediyor.

Mum ve varroa ölüsü başta olmak üzere envayi çeşit döküntü...

Yukarıdaki fotoğraftan varroa döküntüleri daha rahat görülüyor.

Gittikçe şiddetini artıran rüzgar sebebiyle kovanı zor inceledim. Arının durumu beklentilerimin çok altında. Şiddetli rüzgar nedeniyle arı uçuşunun olmamasını fırsat bilerek gündüz vakti arıyı taşıdım.

Arının yeni yeri, eski yeri! Eskimiş çuvalı değiştirdim. Dip tahtasını ve yemliği temizledim. Arısız ballı çerçeveleri çıkarmadım, olduğu gibi bıraktım.

Uçuş deliğini süngerle daha da daralttım.

Arının bu kötü görüntüsünün ana nedenini, kışa girmeden evvel yeterince kış arısının üretilememesi olarak görüyorum. Sonbahar bakımı için geç kaldım. Ve iyi bir bakım yapamadım. Yavruya teşvik olarak yaptığım tek şey arı keki vermek oldu. Teşviğe Eylül ayında başlamalıydım, yani Kasım ayından en az iki ay önce. Çünkü Kasım ayının iklim koşullarını kestirmek güç. Elverişsiz hava koşullarının olma ihtimali yüksek. Ben geciktiğimden dolayı soğuklar da bastırınca son posta yavruya bakamadı, söküp attı. Gelecek sefer daha erken başlamakla birlikte beslemede invert şurup kullanacağım.

Diğer bir etken de varroa mücadelesini eksik yaptım. Sadece formik asit uygulayabildim. Oksalik asit uygulama zamanını kaçırdım, arı salkımdan çıkmıştı.

Bu önemli iki nedenin dışında başka olumsuzluklar da vardı. Kovanın hemen yanı başında yuvası bulunan eşek arılarıyla mücadele, kovanın ön cephesinin rüzgarlara maruz kalması, arıyı yeterince takip edememem, kovan kapağının su sızdırması gibi.

Şu halde arı miktarı bir çerçeve civarında. Belki biraz az, belki biraz fazla. Ana arısı mevcut. Bu arı miktarı için bal ve polen stoğu yeterli.

2 yorum:

Ağvalı Arıcılık (Erdal Talha Başaran) dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Özgür Esen dedi ki...

Koloni; 2014 Mayıs ayının son günlerinde bir kireç hastalığı atlattı. Kireç hastalığına dair yaşadığım tecrübenin notları "Arılarım - İlk 9 Gün" başlıklı kısımda. Bu durumun oradaki belirti ve semptomlarla pek bir ilgisi yok gibi. O beyaz şeyler sırlanmamış bal hücrelerinde mevcut. Ve kovandaki son çerçeve üzerinde, yani yemliğin yanındaki çerçeve. Yemlikte sümüklü böcek görmüştüm. Kovanda da toplamda üç tane sümüklü böcek görmüştüm. Belki onların sebep olduğu bir şey olabilir. Belki de sırlanmamış olduğundan ve uzun süre de kullanılmamış olduğundan dolayı, nemden ve rutubetten kaynaklı doğal bir oluşum olabilir.

Arının henüz yumurta atmasını istemiyorum. Çünkü havalardan henüz emin değilim. Mevcut arı zaten kötü durumda bir de zor hava koşullarında yavruya bakabilirler mi emin değilim. Havalar iyileşene dek kendilerini idare etsinler yeter diye düşünüyorum.

Ballı olan çıtanın sırlarını almak ilginç bir fikir. Ama buna gerek olduğunu düşünmüyorum. Çünkü sırlanmamış bir çok ballı hücre var. Ayrıca arılar salkımda da olmadığından dolayı buna gerek olduğunu düşünmüyorum.

Öneri ve görüşler için teşekkürler.